Hemoroid tedavisinde konforlu yaklaşım: THD yöntemi

Cerrahi Müdahaleye Yeni Bir Yaklaşım: Ağrısız ve Etkili THD Tekniği

Hemoroid toplumun büyük bir kısmını etkileyen, yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilen yaygın anorektal hastalıklardan biridir. Özellikle makat bölgesinde ağrı, kanama, şişlik ve kaşıntı gibi semptomlara neden olan bu durum, iç ve dış hemoroid olarak sınıflandırılır. İleri evre hemoroidlerde cerrahi tedavi kaçınılmaz hale gelirken, klasik hemoroidektomi yöntemleri etkilidir ancak hastalar için ağrılı bir iyileşme süreci anlamına gelmektedir. Bu bağlamda son yıllarda geliştirilen Transanal Hemoroidal Dearterialization (THD) yöntemi, hem hasta konforu hem de başarı oranı açısından umut vadeden bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.

THD Nedir?
THD, hemoroidal arterlerin Doppler ultrason yardımıyla tespit edilip bağlanması (ligasyon) esasına dayanan, minimal invaziv bir cerrahi tekniktir. Bu yöntemde, hemoroidal dokuların kan akışı azaltılarak küçülmeleri sağlanır. Gerekli durumlarda, prolabe (sarkmış) hemoroidal dokular aynı seansta “mukopeksi” adı verilen teknikle yukarı doğru asılır. Bu işlem sırasında rektal mukozaya herhangi bir kesi yapılmaz ve açık yara
oluşmaz; bu da ağrının oldukça az olmasını sağlar.
THD’nin Uygulanış Aşamaları Nelerdir?
1-Doppler Rehberliğiyle Arterlerin Tespiti: Anoskop içerisine entegre edilmiş Doppler probu yardımıyla
hemoroidal arterlerin yeri belirlenir.
2-Arter Ligasyonu: Tespit edilen arterler, özel dikiş teknikleriyle bağlanır ve kan akışı azaltılır.
3-Mukopeksi (Gerekirse): Sarkmış olan hemoroid dokusu, dikişlerle rektal kanala geri çekilerek asılır. Bu işlem genellikle spinal ya da genel anestezi altında yapılır ve çoğu vakada hasta aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilebilir.
THD Yönteminin Avantajları Nelerdir?
•Minimal Ağrı: Klasik cerrahi yöntemlere göre çok daha az ağrılıdır çünkü ciltte kesi yapılmaz ve sinir yoğun bölgelerle temas minimaldir.
Hızlı İyileşme: Hastalar genellikle birkaç gün içinde normal yaşamlarına dönebilir.
•Yara Oluşmaz: Hemoroidektomilerde görülen açık yara, THD yönteminde oluşmaz.
•Anatominin Korunması: Hemoroidal yastıkçıkların tamamen çıkarılmaz, anüsün fonksiyonel yapısı bozulmaz.
•Düşük Komplikasyon Riski: Kanama, enfeksiyon ya da anal darlık gibi komplikasyonların görülme oranı
oldukça düşüktür.
THD Kimler İçin Uygundur?
THD yöntemi genellikle 2 ve 3 derece iç hemoroidler için tercih edilir. 4 derece, ileri evre hemoroidlerde de uygulanabilir; ancak çok büyük dış hemoroidlerin varlığında klasik cerrahi gerekebilir. Bu nedenle her hastanın uygun tedavi yöntemi, uzman hekim tarafından yapılan değerlendirme ile belirlenmelidir.
Bilimsel Kanıtlar Ne Diyor?
Yapılan klinik çalışmalarda THD yönteminin etkinliği ve hasta memnuniyeti yüksek bulunmuştur. 2020 yılında yayınlanan çok merkezli bir çalışmada, THD uygulanan hastaların %85’inden fazlasında semptomların belirgin olarak gerilediği, %90’a yakınında ise işlem sonrası komplikasyon gelişmediği bildirilmiştir. Ağrının minimal olması ve kısa sürede işe dönüş süresi, yöntemin hasta dostu bir seçenek olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, THD, hemoroid tedavisinde modern, etkili ve hasta konforunu ön planda tutan bir yöntem olarak cerrahi literatürdeki yerini almıştır. Özellikle klasik cerrahiden çekinen hastalar için iyi bir alternatif sunan bu yöntem, doğru hasta seçimiyle oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Hemoroid şikayetleri yaşam kalitenizi etkiliyorsa, güncel tedavi seçeneklerini değerlendirmek üzere bir proktoloji uzmanına danışın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button